İran Ne Zaman Laik Oldu ?

Aylin

New member
İran Ne Zaman Laik Oldu?

İran, tarihsel olarak dinin toplumsal ve devlet hayatı üzerinde derin bir etkisi olan bir ülkedir. Bu yazıda, İran'ın laikleşme süreci ve bu sürecin siyasi, toplumsal ve kültürel boyutları ele alınacaktır. Ayrıca, İran’ın laik bir devlet haline gelip gelmediği konusunda çeşitli tartışmalar yapılacaktır.

Laiklik Nedir?

Laiklik, devletin dini inançlardan bağımsız olması, dinin devlet yönetimine müdahale etmemesi gerektiğini savunan bir anlayıştır. Laik devlet yapısında, dinin devlet işlerine karışmaması, toplumsal yaşamda bireylerin inanç özgürlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği kabul edilir. İran'da laiklik, tarihsel olarak çok tartışmalı bir kavram olmuştur. Zira İran, Şii İslam'ın güçlü etkisi altında olan bir ülkedir ve dini liderlerin politikaya etkin bir şekilde müdahale etmesi, laiklik anlayışını zorlaştırmıştır.

İran’da Laiklik İçin Erken Adımlar

İran'da laiklik kavramının ilk ciddi olarak tartışılmaya başlanması, 19. yüzyılın sonlarına doğru, özellikle Meşrutiyet Hareketi ile olmuştur. 1906 yılında İran'da Meşrutiyet Devrimi gerçekleşmiş ve bu devrimle birlikte, monarşinin sınırlanması ve anayasal bir sistemin kurulması hedeflenmiştir. Bu devrim, laikleşme adına önemli adımlar atılmasını sağlasa da, İran'daki dini otoriteler hala çok güçlüydü ve bu süreç, tam anlamıyla laik bir devlet yapısına dönüşemedi.

Peşaver Devrimi ve Laiklik Yönündeki Adımlar

1925’te Rıza Şah Pehlevi'nin iktidara gelmesi, İran’da laikleşme adına ciddi bir dönüm noktası olmuştur. Rıza Şah, ülkede reformlar yaparak dini etkileri sınırlandırmayı amaçlamıştır. 1930’larda, Şah’ın uyguladığı reformlarla birlikte, devletin modernleşmesi adına eğitim, hukuk ve kadın hakları gibi alanlarda adımlar atılmıştır. Rıza Şah, özellikle eğitim alanında laik bir sistem kurmaya çalıştı ve dini okulların yerine modern okulların açılmasını teşvik etti.

1935'te, İran'da giysi ve kültürel normlarda yapılan köklü değişiklikler de bu reformların bir parçasıydı. Rıza Şah, kadınların toplumdaki yerini güçlendirmeyi amaçlamış ve kadınların başörtüsü takmasını yasaklamıştır. Ancak, bu reformlar genellikle üst sınıflar ve elitler arasında destek bulmuş, halkın büyük bir kısmı ise bu değişikliklere direnmiştir.

Şah’ın Laikleşme Politikalarının Sınırları

Rıza Şah’ın laikleşme çabaları, dini liderlerle çatışmalara yol açmıştır. Özellikle, İran’daki Şii dini otoriteleri, Şah’ın reformlarını ve laikleşme adımlarını bir tehdit olarak görmüşlerdir. Bu dini liderlerin etkisi, halk arasında da güçlüydü ve halkın büyük bir kısmı, dini değerleri korumayı savunuyordu.

Bununla birlikte, Rıza Şah, iktidarını pekiştirmek adına batılı güçlerle yakın ilişkiler kurmuş ve İran’ın batılaşmasını savunmuştur. Ancak bu politikalar, halkın büyük kısmı tarafından yabancılaşmış ve Şah’a karşı bir muhalefet oluşturulmuştur. Rıza Şah’ın başlattığı laikleşme süreci, 1941’deki sürgünü ile son bulmuş, yerine oğlu Muhammed Rıza Şah Pehlevi geçmiş olsa da, din ve devlet ilişkilerindeki sorunlar devam etmiştir.

1979 İran İslam Devrimi ve Laiklik Kavramı

1979’da İran’da gerçekleşen İslam Devrimi, laiklik tartışmalarını tamamen alt üst etmiştir. Devrim sonrasında, Şii dini lider Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin liderliğinde, İran’da dinin devlet işlerine girmesi sağlanmış ve İran İslam Cumhuriyeti kurulmuştur. Laiklik, bu dönemde tamamen terk edilmiş ve devletin temelleri dini öğeler üzerine inşa edilmiştir.

Humeyni’nin rejimi, halkı dinin emirlerine dayalı bir hukuk sistemi ile yönetmeye başlamış ve Şii İslam, devletin resmi ideolojisi haline gelmiştir. İran'da, İslam hukukunun (şeriat) uygulanması ile birlikte, halkın inanç özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmış ve dini özgürlükler daraltılmıştır. Bu dönemde, laiklik anlayışına tamamen karşı olan bir sistem kurulmuştur.

İran’da Laiklik ve Bugünkü Durum

Bugün İran’da laiklik kavramı, özellikle batılı ülkeler tarafından sıklıkla tartışılan bir konu olmasına rağmen, İran’ın yönetim yapısında bu anlayışa dair bir yer yoktur. İran, hala Şii İslam’ın güçlü etkisi altında bir ülke olarak kalmaktadır. Devletin en üst düzey lideri olan dini lider (Supreme Leader) olan Ayetullah, hem dini hem de siyasi bir otoriteye sahiptir ve İran’daki laiklik tartışmaları, bu otoritenin varlığı ile bağlantılıdır.

İran’daki halk, dini liderlerin kararları doğrultusunda yaşamlarını sürdürmekte ve dini hükümler toplumsal hayatta etkili olmaktadır. Kadınların giyiminden tutun da sosyal yaşamın diğer tüm alanlarına kadar, dinin büyük bir rolü vardır. Laiklik, İran’daki dini hegemonyayı zayıflatacağı için kabul görmemektedir.

Sonuç: İran’da Laiklik Mümkün Mü?

İran’ın tarihinde laiklik, 20. yüzyıl boyunca birçok kez tartışılmış ve bazı reformlar yapılmaya çalışılmış olsa da, ülkenin dini yapısı bu sürecin önündeki en büyük engel olmuştur. Şah döneminde atılan laikleşme adımları, dini otoritelerin güçlü tepkisi ve halkın dini değerlere olan bağlılığı nedeniyle başarılı olamamıştır. 1979'daki İslam Devrimi ile birlikte İran’da laiklik, tamamen terk edilmiştir ve din, devletin temel yapı taşı haline gelmiştir.

Bugün İran’da laiklik, toplumsal ve politik düzeyde kabul görmemektedir ve devletin dinle olan sıkı bağı devam etmektedir. İran’ın laikleşmesi için toplumsal, siyasi ve dini yapısal değişikliklerin yapılması gerekecektir; ancak bu, dini otoritelerin etkisinin kırılması ve halkın büyük bir kesiminin dini değerlerden uzaklaşması gibi zorlukları içerir. Bu bağlamda, İran’da laiklik anlayışının geleceği oldukça belirsizdir.